Bilmediğini Bilmek / Kimse Bilmez - Ömer Hayyam/ Mehmet Güreli
- sinemeyolculuk.com
- Jun 7, 2018
- 2 min read
Yıllar önce, üniversite öğrencisiyken bir arkadaşım sormuştu; “Sence bir şeyin tek doğrusu olabilir mi? Bir şey ya doğru ya da yanlış mıdır?” Bu soru üzerine kalakalmıştım. Gerçekten doğru nedir, yanlış nedir? Doğrular ve yanlışlar yıllar geçtikçe, dönemler değiştikçe, ülkemiz çeşitli yollardan geçtikçe düşündüğüm bir konu oldu.
Ben okudukça, eğitimlere gittikçe, kendimi yetiştirmeye çalıştıkça bilgelik benim için daha değerli ve önemli hale geldi. Öyle ki Boğaziçi Psikoloji bölümünden mezun oldum ve kimse için gelişi güzel yorumlarda bulunmamayı öğrendim, kişisel analizler yapmamayı prensip edindim. Şan dersine gittim, sesimin detone olduğunu duyar hale geldim yani bilinçlendim ve ancak kendi kendime keyif için söyleyebileceğimi öğrendim. Yıllarca çeşitli kişisel gelişim eğitimlerine katıldım ancak öğrendikçe hep daha da fazla öğrenecek şeyler olduğunu görerek öğrenmeyi bir sonsuz yolculuk olarak gördüm. Cahil cesaretiyle konuşanlar değil, işini gerçekten bilen insanlara hayranlık duydum. Bilge, olgun ve aynı zamanda mütevazı insanlar benim için değerli oldu. Azıcık bilgi ile ahkâm kesenlerden ürktüm.
Ne güzel demiş Yunus Emre;
İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır.
E tabii bu arada “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen Atamızı da şükranla anmadan geçemeyeceğim.
Peki, bu 40 kusur yıllık hayatımda ne öğrendim. Bilgi sonsuz ve her gün kendimize ne katarsak fayda... Psikoloji okudum, İnsan Kaynakları alanında yirmi yıl çalıştım fakat farklı alanlarda da işi uzmanlarından dinlemeye bayılıyorum. Gerçek ekonomistlerden ekonomi dinlemek, tarihçilerden tarih dinlemek, bir konuyu “gerçek” uzmanlarından öğrenmek, şu hayat yolculuğunda önemli değerlerimden biri oldu. Yalnız bu esnada en büyük öğrenimlerimden biri de kişilerin konuları, kendi bakış açıları ve değerleriyle ortaya koyduğu oldu. Dolayısıyla bir tarih aktarılırken o günkü bakış açısı ve yıllar sonraki bakış açısının farklı olabildiğini veya aynı dönemde bile farkı aktarılabildiğini deneyimledim. Ekonomi anlatılırken hangi istatistikleri kullanırsanız ona göre bir resim ortaya konabiliyor olduğunu gördüm. Bunu fark etmem de değerlerde buluştuğum, bilgisine güvendiğim kişilerden konuları dinlememe, okumama neden oldu.
Ömer Hayyam’ın rubaisi olan ve Mehmet Gürel’in seslendirdiği insanın içine işleyen “Kimse Bilmez” şarkısı işte bu düşüncelerle buluşturdu beni. Aynı zamanda yıllarca akıttığım gözyaşlarımla buluşturdu. Neden dünyada bu kadar kötülük var, neler söylüyor bu insanlar diye bülbül gibi çırpındığım birçok günü hatırlattı. Nice bulutlu günler yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız. Geleceğin de bize ne getireceğini bilmiyoruz. “Şimdinin Gücü” kitabında Eckhart Tolle’ın söylediği gibi tek gerçek "şu an". Tüm bu bulutlu günlerde ne yapabiliriz diye düşündüğümde de iki kelime geliyor aklıma; bilgi yani ilim, bilim ve beraberinde umut. Bu yazıyı da o zaman şöyle bitirmek istiyorum; “İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar. Güneşli günler göreceğiz.” Umut ve bilgiyle kalmanızı dileyerek, “Kimse Bilmez”’i dinlemenizi, düşünceler ve duygularınızla buluşmanızı ve belki de paylaşmanızı umut ederim … :-)
……………………………………………………………………………
Kimse Bilmez
Bulut geçti Gözyaşlari kaldı çimende Gül rengi şarap İçilmez mi böyle günde Seher yeli eser Yırtar eteğini gülün Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün Bu yıldızlı gökler Ne zaman başladı dönmeye Kimse bilmez
Söz: Ömer Hayyam
Müzik: Mehmet Güreli
Comments